Seyfi Dursunoğlu ve Huysuz Virjin’in mücadeleyle geçen yaşamı
Biri akıllı, terbiyeli, titiz bir İstanbul beyefendisi,
Diğeri son derece zeki, hafifmeşrep, müptezel, nüktedan, ağzına geleni hemen söyleyecek kadar açık sözlü bir kadın.
Seyfi Dursunoğlu ve Huysuz Virjin’den bahsediyoruz. Huysuz Virjn sansür nedeniyle zorunlu izne çıkmak zorunda kalınca Seyfi Dursunoğlu yol arkadaşını anlattı. O anlattıkça verdiği mücadeleye hayran kaldık. İçten içe kendini bu kadar anlatmak zorunda bırakılmasına, Türk Temaşa sanatını ustalıkla yürüten, cinsel kimliği dolayısıyla yasak uygulanmasına, biat edeni baş tacı eden, karşı duranı karalayan anlayışa kızdık.
Yıllardır herkesi güldüren komedyenin, artık aramızda olmayışı ne anlama geliyordu? Neleri kaybettik, onlardan neler öğrendik bu sorunun yanıtını aramaya koyulduk.
Katıldığı söyleşileri izlemeye ve verdiği demeçleri okumaya başlayınca Seyfi Dursunoğlu’nun ağzından bir komedyenin mücadelesine ve cinsiyeti her şeyden üstün gören anlayışa nasıl kafa tuttuğuna tanık olduk.
Örneğin programda Enver Aysever, Zeki Müren’in eşcinsel olup olmadığını soruyor. Dursunoğlu’nun cevap vermeden önceki bakışı, az sonra ders niteliğindeki cevabın habercisi:Valla Zeki Müren arkadaşımdı, şimdi sizinle de arkadaş oldum. Ona sormadım, size de sormuyorum.
Enver Aysever, her ne kadar eşcinsellere karşı yapılan ikiyüzlülüğe dikkat çekme için soruyu sorduğunu söylese de Seyfi Dursunoğlu, Aysever’in nezdinde insanlık dersi veriyordu; Kadın, erkek ve eşcinsel önemli olan cinsel kimliğiniz değil insan olmanızdır.
Bir başka programda Okan Bayülgen Seyfi Dursunoğlu’nu konuk ediyor. “Eğer siz bir modacımız gibi (Cemil İpekçi) hükümeti öven demeçler verseydiniz Huysuz Virjin’e RTÜK’ten ekran yasağı gelir miydi?”
“Bana göre sanatçı parti tutmamalı. Spor, din ve siyaset bu 3’ü benim programımda yok” diyerek, fikilerinden ve hayat tarzından bir kez daha taviz vermeyeceğini ilan ediyordu. Ve RTÜK’ün Huysuz Virjin'e uyguladığı ekran yasağı için “çok ağrıma gitti” diyerek kendisine yapılan haksızlığı şu sözlerle ifade edecekti:
Bu benim için büyük bir acı, Bunun böyle olmasını istemezdim. Pamuk tüccarı veya büyük firma sahibi değilim. Ama büyük vergiler vermek zorundayım. Onlar benim gibi alın teriyle çalışarak vergi ödemiyorlar. Ben bir fiil çalışarak, alnımın teriyle vergimi ödüyorum. Bunu yaparken benimle birlikte yüz kişi ekmek yiyor. Halktan aldığım parayı, halka bırakarak gidiyorum. Ben bu kadar ulvi bir iş yaparken, Zait Akman (dönemin RTÜK başkanı) kanalların umumi müdürlerini toplayıp ‘kadın kılığında erkek görmek istemiyoruz” diyor. Çok ağırıma gitti. Bir insan hakkında bu kadar kesin karar verebilmeniz için bir adam tutun mahallesine gönderin komşularından, muhtarından sorun. Emniyete gidin kaydı var mıdır? diye sorun. Benim emniyette kaydım yok. “
Türk temaşa sanatını bilmeyenler, Huysuz Virjin’in anlattıklarıyla da ilgilenmediler. Sahnede dans eden, lafının sakınmayan ve yaptığı esprilerle rencide etmeden hiciv yapan bu kadın kimi rahatsız etmişti? Hükümete methiyeler dizseydi ekran yasağıyla karşılaşır mıydı? Yoksa masanın baş köşesine mi oturtulurdu?
Bu yasak, Huysuz Virjin sevgisini azalttı mı? “Kötü örnek” yakıştırmasıyla ekranlardan uzaklaştırılan bu komedyen, verdiği söyleşilerde kendisini yasaklayan yada maruz kaldığı sansüre sessiz kalanlara Seyfi Dursun olarak cevap veriyordu. Huysuz Virjin yaratılmak istenen kadın figürünün aksine sahnede kahkaha atıyor, dans ediyor erklerin yaratmak istediği eril kadın tipolojisine ve ona hizmet edenlere baş kaldırıyordu?
Heybeliada Askeri Deniz Lisesi’nden ayrıldıktan sonra eğitimine Boğaziçi Lisesi’nde devam eden, İngiliz Filoloji’sinde başladığı üniversite öğrenimini maddi sıkıntılar nedeniyle yarım bırakan zorunda kalan Seyfi Bey, bunun eksikliğini yıllarca hissedecek mirasını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bırakacaktı.
Üstelik bunun duyrusunu “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kız öğrencilerle deniz teğmenlerini tanıştırıp, teğmenleri kontrol altında tutalım” şeklinde yazılar bulunduğunu iddia eden Nazlı Ilıcak’ın programında, mirasını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne bağışladığını açıklayarak en güzel cevabı verecekti.
1970'lerden 2000'lere kadar sürdürdüğü eğlence programları ile Türkiye'de televizyonların sevilen ismi, komedyen, ilk Türk drag queen’i Seyfi Dursunoğlu, 40 yıllık dostuna Huysuz Virjin’e veda ederken herkesi ağlatacaktı…
Seyfi Bey ve Huysuz Virjin, "iyi günü ve kötü günü" birlikte yaşamak için söz vermişlerdi. Zaman zaman birbirlerinden bıkıp "hayatlarını yaşamak" isteseler de, büyük bir bağ vardı aralarında.
Ekran yasağı geldiğinde Huysuz Virjin'e herkesin gözü önünde ağlayarak veda etti. Huysuz'un pırıltılı ayakkabılarını, sarı peruğu çıkartıken onu yasaklayanlara büyük bir yük bırakacaktı: Sansür.
O ülkeyi yönetenlerin dediği gibi “kötü örnek” olarak değil, mücadelesiyle kedinden sonraki nesillere, cinsiyeti ne olursa olsun hayallerinden vazgeçmeyen, hepimizin örnek alacağı bir yaşam bıraktı.
Hilal SOLMAZ