38. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ İÇİN 10 TAVSİYE
5-16 Nisan 2019 tarihleri arasında 38. kez sinemaseverlerin karşısına çıkmaya hazırlan İstanbul Film Festivali'nde toplamda 186 film gösterimi yapılacak. Satışa çıkan biletleri hızlıca tükenen filmlere ilişkin ek gösterim tarihleri de belli oldu.
Biletler hızla tükenirken hala kararsız kalan ve film listeleri arasında kaybolan sinemaseverler için 10 film önerisinin bulunduğu küçük bir liste hazırladık.
Alexis Michalik imzalı "Edmond" aynı zamanda Festivalin açılış filmi.
“Fransız tiyatrosunun prensi” lakaplı genç deha, dramaturg, oyuncu ve oyun yazarı Alexis Michalik’in son filmi Edmond. Birçok kez Molière ödülüne layık görülen Alexis Michalik, aynı adlı gişe rekortmeni oyununun sinema uyarlamasını da üstlenerek, filmin senaryosunu yazdı ve yönetmenliğini yaptı. Tıpkı oyunları gibi hareketli, dâhiyane, sürükleyici, üstün oyunculuğu ve üstün yönetimiyle olağanüstü bir deneyim sunan Edmond’un kahramanı, Michalik gibi şöhrete kavuşan genç bir yazar. 1897’de, şaşaalı Belle Époque döneminde Paris’te geçen film, Edmond Rostand’ın kaleme aldığı, şanı yüzyılları aşan oyunu, ünlü Cyrano de Bergerac’ın ortaya çıkış hikâyesini anlatıyor. Edmond, açılışın ardından festivalin “Galalar” bölümünde izleyicilerle buluşacak.
17 Nisan 2019 saat 19.00 Beyoğlu Atlas Sineması'nda ek seans konuldu.
Nadav Lapid imzalı "Eşanlamlılar" - "Synonymes"
2019 Berlin, Altın Ayı ödüllü filmde İsrail’den Paris’e göç eden ve kimliğini tamamen reddeden bir adamı merkezine alan Eşanlamlılar’ın senaryosu, yönetmeni Nadav Lapid’in hayatından izler taşıyor. Filmin başkarakteri Yoav, hiç hazzetmediği ülkesi İsrail’den, sonuna kadar benimsemeye karar verdiği Paris’e taşınır. Kökenlerini silmek, Fransız olmak, Père Lachaise mezarlığına gömülmek ister ama özü, bedenindedir, çifte kimliği onu hiç bırakmaz. Yönetmen Lapid, kazandığı Altın Ayı’yı filmin kurgusunda da çalışan, “en yakın sanatsal ortağım” dediği, hayatını yakın zamanda kaybeden annesi Ara Lapid’e ithaf etti.
17 Nisan 2019 saat 21.30 Kadıköy Rexx Sineması'nda ek seans konuldu.
Claire Denis imzalı "High Life"
2018 San Sebastian, Fipresci Ödülü ve 2018 Ghent En iyi Müzik ödülüne sahip filmde Monte, 7 numaralı uzay gemisinde bir bebekle birlikte yalnız yaşıyor. Gemi, bir kara deliğe doğru yol alıyor; uzay-zamanın büküldüğü bir noktaya. Robert Pattinson, Juliette Binoche, Mia Goth’lu oyuncu kadrosuyla High Life, Toronto’da promiyerini yaptı. Çektiği bu ilk bilimkurguda Denis, tüm oyuncularına çekimlerin yapıldığı Köln’deki Avrupa Uzay Ajansı’nda astronot eğitimi aldırdı. Tabii ki yine Denis’nin tüm filmlerinde olduğu gibi Tindersticks’ın has elemanı Stuart A. Staples, müzikleri ve ses tasarımını üstleniyor. Claire Denis’nin sözleriyle High Life, “yalnızca arzulardan ve vücut sıvılarından bahsediyor. (...) Umutsuzluk ve insanın hassasiyeti hakkında bir film bu; her şeye karşın sevgi hakkında...”
17 Nisan 2019 saat 19.00 Kadıköy Rexx Sineması'nda ek seans konuldu.
Ali Abbasi imzali "Sınır" - "Border"
2018 Cannes, En İyi Film; 2018 EFA Avrupa ödülleri, En İyi Görsel Efekt; 2019 Guldbagge (İsveç) - En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Makyaj, En iyi Görsel Efekt, En İyi Ses ödüllerine sahip “Nordik kara film” Sınır, iki parlak ismi bir araya getiriyor: yönetmen koltuğunda Shelley ile tanınan Ali Abbasi, filmin uyarlandığı özgün romandaysa Let The Right One In / Gir Kanıma ile büyük başarı kazanan yazar John Ajvide Lindqvist. Üstelik filmin senaryo yazarlarından biri de Holiday / Tatil ile 2018’de festivale konuk olan yönetmen Isabella Eklöf. Şüphelendiği, kendi kadar tuhaf bir adamı takıntı haline getiren Tina adındaki bir sınır polisinin sonunda kendi varlığını bile sorgulayacağı birtakım sırları öğrenişini anlatan Sınır aşk filmi, doğaüstü ve kara film öğelerini zekice harmanlıyor.
17 Nisan 2019 saat 21.30 Beyoğlu Sineması'nda ek seans konuldu.
Wang Xiaoshuai imzalı "Elveda Oğlum" - "So long, My Son"
2019 Berlin, Gümüş Ayı En İyi Kadın Oyuncu (Yong Mei), Gümüş Ayı En İyi Erkek Oyuncu (Wang Jingchun) ödüllerine sahip Wang Xiaoshuai’ın “epik bir melodram” sözleriyle övülen son filmi, 30 yıllık bir süreçte, Çin’in tek çocuk politikasının yıkıcı etkilerini derinden yaşayan bir çifti izliyor. Ülkenin ekonomik büyümesinin ardından gelen toplumsal dönüşümünü de gözlemleyen film sevgi, arkadaşlık, çocuk sahibi olmak, keder, affetme gibi kavramlara da değiniyor.
Hong Sang-soo imzalı "Nehir Kıyısındaki Otel" - "Hotel by the river"
2018 Locarno, En İyi Erkek Oyuncu (Ki Joobong); 2018 Gijon, En İyi Erkek Oyuncu (Ki Joobong), En İyi Senaryo, En İyi Film ödüllerine sahip filmde, Yakın zamanda öleceğine ikna olmuş yaşlı şair Younghwan, uzun zamandır görüşmediği iki oğlunu, kalmakta olduğu otele davet eder. Ölmeden önce oğullarıyla arasını düzeltme çabası, otele gelen iki genç kadının varlığıyla karmaşık bir hal alır. Prömiyerini Locarno Festivali’nin yarışma bölümünde yapan Nehir Kıyısındaki Otel’de siyah-beyaz sinemanın tüm avantajlarını kullanan Hong Sang-soo, aile, dostluk, ölüm, affetme ve zamanın geçişi gibi zihnini kurcalayan kavramları incelikle ele alıyor.
Stephan Talneau imzalı "Saz" - "The key of trust"
Şehirden şehre, dağdan ovaya kültürler ve zaman arasında bir köprü kuran Saz bir yol belgeseli, adı gibi “saz”ın yollarından şarkılar topluyor. Az sayıdaki Batı Avrupalı saz müzisyeninden biri olan Petra Nachtmanova, bu enstrümanın yüzyıllardır nasıl hâlâ birçok kültürün kalbinde yer aldığını öğrenebilmek için Berlin’den yola çıkıyor ve yedi ülke, 10.000 kilometre aşarak sazın doğum yeri Horasan’a gidiyor. Yönetmen Stephan Talneau’nun ilk filminde Nachtmanova, 2.000 yıldır kuşakları bir araya getiren bu çalgının kökenlerini ve gizemini Erdal Erzincan, Erkan Ogur, Murat Ertel, Ayşe Şewaqî, Mübariz Əliyev, Telli Turnalar, Özgür Fırat, Umut Erdoğan, Saz Ensemble “Sevda”, Tatavla Keyfi gibi müzisyenlerle birlikte keşfediyor. Saz dünya prömiyerini İstanbul Film Festivali’nde yapacak
Jaime Rosales imzalı "Petra"
2018 Cine Ceara, En İyi Film, En İyi Yönetmen; 2019 Gaudi ödülleri, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (O. Pla) sahip İspanya’nın Haneke’si olarak övülen, Jaime Rosales imzalı filme adını veren Petra, annesinin ölümünden sonra, hiç tanımadığı babasını bulur. Çok ünlü, güçlü ve acımasız bir sanatçı olan babası Jaume ve onun ailesiyle tanışan Petra, saf kötülük, korkunç sırlar ve şiddetle git gide kaçınılmaz sona ilerleyen bir Yunan trajedisinin ortasına düşecektir. Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü Bölümü’nde prömiyerini yapan Petra, çizgisel ilerlemeyen senaryosuyla kader ve umut arasında zalim bir yapboz gibi ilerliyor.
Ralph Fiennes imzalı "Beyaz Karga" - "The White Crow"
Ünlü oyuncu Ralph Fiennes’ın yönettiği üçüncü filmi, efsane balet Rudolf Nureyev’in hayatını anlatıyor. Senaryosunu Saatler ve Okuyucu ile Oscar’a aday gösterilen senarist ve oyun yazarı David Hare’in yazdığı Beyaz Karga, ilk gösterimini Telluride Film Festivali’nde yaptı. Son derece göz alıcı bale sahneleri içeren film, Nureyev’in Sibirya’da bir trendeki doğumundan gençliğine, eğitim aldığı yıllara değinerek 1961’de Paris Le Bourget havaalanında Sovyetler’den Batı’ya ilticasına kadar yaşamını ele alıyor. Filmde Sergei Polunin Nureyev’in ev arkadaşı Yuri Soloviev rolünü üstlenirken yönetmen Ralph Fiennes da St. Petersburg’un en saygın dans hocası Puşkin’i canlandırıyor.
Emin Alper imzalı "Kız Kardeşler"
Farklı yaşlardaki üç kız kardeş, Reyhan, Nurhan ve Havva, küçük yaşta kasabaya besleme olarak gönderilmiştir. Ne var ki, yanlarına verildikleri ailelerde tutunamazlar ve birbiri ardına baba ocağına geri gönderilirler. Dağ köyündeki evlerinde, birbirlerinden güç alarak ayakta kalmaya çalışan üç kız kardeş, bir yandan da tekrar kasabaya gidebilmek için gizli bir rekabet içine girerler.