İSTANBUL BİENALİ, 'ÜÇ AYAKLI KEDİ' TEMASIYLA GELECEĞİ SORGULAYACAK

İSTANBUL BİENALİ, 'ÜÇ AYAKLI KEDİ' TEMASIYLA GELECEĞİ SORGULAYACAK

Bienalin başlığı, "Üç Ayaklı Kedi" olarak belirlendi. Tohmé, bienalin üç yıl sürecek yapısının ilk ayağını 2025’te, kendini koruma ve geleceğe dair olasılıklar temaları etrafında şekillendireceğini belirtti.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 18. İstanbul Bienali’nin başlığı ve kavramsal çerçevesi, 25 Şubat 2025 tarihinde Beyoğlu Spor Kulübü’nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Küratör Christine Tohmé’nin yönettiği bienal, 20 Eylül–23 Kasım 2025 tarihleri arasında 40’tan fazla sanatçıyı bir araya getirecek.

Bienalin başlığı, "Üç Ayaklı Kedi" olarak belirlendi. Tohmé, bienalin üç yıl sürecek yapısının ilk ayağını 2025’te, kendini koruma ve geleceğe dair olasılıklar temaları etrafında şekillendireceğini belirtti. Performanslar, gösterimler ve konuşmalarla desteklenen sergiler, bienalin ilk aşamasını oluşturacak. İkinci ayağı 2026’da yerel işbirlikleriyle kamusal programlar oluşturacakken, 2027’de ise üçüncü aşama son bir sergi ve atölye programıyla tamamlanacak.

Bienal, 1987 yılından bu yana her iki yılda bir düzenlenen ve güncel sanatı bölgedeki izleyicilerle buluşturan en kapsamlı uluslararası sanat etkinliği olarak İstanbul’un kültürel takviminde önemli bir yer tutuyor. 18. İstanbul Bienali'nin 2025’teki ilk ayağına ilişkin açık çağrıya 105 farklı ülkeden 1.500 başvuru yapıldı.

Bienalin küratörü Christine Tohmé, başlığın "Üç Ayaklı Kedi" olmasının anlamını şu şekilde açıkladı:
Kedinin dokuz canlı olduğu söylenir. Kentin sevilen ve sayılan bu sakini, sokaklarda süzülür, gözden kaçanların izini sürer ve güneşin tadını çıkarır. Zekâsı ve cazibesiyle mahalleliler ve yoldan geçenler için kural tanımaz bir yoldaş olur. Yabaniliğini korurken, oyun ile tehlike arasında gidip gelir. Zaman zaman karanlık anlarda meraklı bir ruhla yol alırken bedel ödeyebilir, hatta bir uzvunu kaybedebilir. Üç ayaklı kedi, kaybolup yeniden ortaya çıkarak, aksak yürüyüşüyle anlatılmamış bir dehşetin yankılarını taşır.

"Bu tema, gittikçe hızlanan yıkım, zorunlu göçler ve önü alınamayan krizlerin etkisiyle geleceğe dair tüm olasılıkları paramparça olmuş bir dünyada hayatta kalmaya çalışan bireylerin yaşadığı zorlukları simgeliyor" diyen Tohmé, bu dönüşümün sanatla ve ortaklaşa üretimle mümkün olabileceğini belirtti.

"Bir Kedinin Dönüşümü"

Bienalin ilk ayağında, "kendini koruma" ve "gelecek olasılıkları"na odaklanacak. Performanslar, gösterimler ve konuşmalarla desteklenen sergiler, izleyicilere günümüzün zorlukları karşısında yeniden şekillenen bedeni, değişen toplumsal yapıları ve sanatın rolünü tartışma fırsatı sunacak.

Bienalin ikinci ayağı, 2026'da yerel işbirlikleriyle kamusal programlar oluşturmayı hedeflerken, üçüncü aşama ise 2027'de bir sergi ve atölye programıyla tamamlanacak.

Şeffaflık ve Yeniden Yapılanma

Geçtiğimiz yıl yaşanan İstanbul Bienali krizi ile ilgili soruları yanıtlayan Tohmé, şeffaflık ilkesinin çalışmalarının temelinde yattığını vurguladı. “Krizin farkındayım ve çok buna sahip çıkıyorum. Şeffaflık, benim işimin temelinde yatıyor. IKSV ile çalıştığım dönemde pek çok şeyi sorguladım. Şeffaf yürüttük. Size şunu söyleyebilirim, başkasının yaptığı mirasını taşıyamam ama böyle de çalışmam.” diyen Tohmé, sanat dünyasında yeniden yapılanmanın önemine dikkat çekti.

Tohmé, sanat dünyasında yeniden yapılanmanın önemine vurgu yaptı. Geçtiğimiz yıl yaşanan krizlerle ilgili düşüncelerini paylaşan Tohmé, “Sanat dünyası iyi durumda deniyor ama aslında değil. Beyrut 3 ay boyunca bombalandı, o sırada İstanbul Bienali'ne çalışıyordum. Bu savaş, beni şizofren bir duruma soktu. Kendimi öngöremedim ve geriye ne kaldığını sorguladım,” dedi.

Tohmé, “Bize kalan ne?” sorusuna odaklanarak, bir kedinin dönüşümünü ve şiddet olaylarının bedendeki etkilerini anlatmak istediğini belirtti. “Bir bedenin değişmesi, şiddet olaylarının etkisiyle birlikte değişen beden algısına odaklanmak istedim,” diyen Tohmé, insanlık ve sanatın iç içe geçen karmaşık bir süreçten geçtiğini ifade etti.

“Yapabilecek şeyler sınırlı, zihinsel ve psikolojik durumumuz bir karmaşa içinde. Bunların hızlanması lazım,” diyen Tohmé, sanat dünyasında farklı bir nesil ve stil oluşturulması gerektiğini de ekledi. “Dünya bir tarafa giderken, biz başka bir tarafa gitmek için özen gösteriyoruz,” diyerek, değişimin zorunluluğuna işaret etti.

Ayrıca, "Kadın-erkek teslimiyeti, Suriye'deki ve İsrail’deki olaylar gibi toplumsal sorunlar bienalin bir parçası olmalı. Dünya hızla değişiyor ve biz de bu değişimi sanatla anlamlandırmaya çalışıyoruz," ifadelerini kullandı.

Kentsel Dönüşüm ve Kediler

Bienalin tema çerçevesinde, kentsel dönüşümün etkilerini de ele alacaklarını belirten Tohmé, "Kentsel dönüşüm kedileri nasıl etkileyecek? Buradaki meslektaşlarımla birlikte, bu soruna dikkat çeken üretimlerle yanıt arayacağız," dedi.


 

Google+ WhatsApp