MEHMET GÜNSUR: MEŞHUR OLMAKLA İLGİLENMİYORUM
Başarılı oyuncu Mehmet Günsür, 38. Genç Günler Festivali kapsamında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde gençlerle bir araya geldi.
Mehmet Günsür ülkemizin en başarılı oyuncularından biri. Rol aldığı her yapım, büyük başarılar elde ederken oynadığı her karakteri, hayatımızın bir parçası haline getiriyor adeta. ‘Hamam’ da kendini keşfeden Mehmet ile büyüdük, ‘Muhteşem Yüzyıl’da Mustafa’ya çok üzüldük, ‘Unutursam Fısılda ’da müzik sektörünün dayatmalarına karşı gelen Tarık’ı takdir ettik, ‘Martıların Efendisi ile semaya uçtuk. Bu liste uzar gider…
Başarılı oyuncu Mehmet Günsür 38. Genç Günler Festivali kapsamında, genç meslektaşları ve adaylarıyla bir araya geldi, gençlerin sorularını yanıtladı.
İlk oyunculuk deneyimini, henüz 6 yaşında halasının ön ayak olmasıyla bir reklam filminde yaşadığını söyleyen Günsür, daha sonra “Geçmiş Bahar Mimozaları” dizisinde Filiz Akın ve Rutkay Aziz’in oğlu, rolünü üstlendi.
Rol aldığı “Geçmiş Bahar Mimozaları” ile ilgili anısını ilk kez anlattı:
Geçmiş Bahar Mimozaları… 9 bölüm, TRT için sinema tadında çekilen bir diziydi. Görüntü yönetmenimiz Kaptan Cousteau’nun görüntü yönetmeniydi. 12 yaşında neyin ne kadar farkındaydım, bilmiyorum ama yıllar sonra baktığım zaman Müşfik Kenter ile sabah sahne sırası beklerken yatakta uyuduğumuz bir fotoğraf var. Sinema tozunun alındığı zamanlar.
“Hamam filminin kariyerinizdeki yeri nedir?”
Müzik dünyasının ünlü mekanlarından Roxy’de müzik yaparken arkadaşının tavsiyesiyle Hamam Filmi’nin deneme çekimlerine katılıyor. Başarılı oyuncu sonrasını şöyle anlatıyor: Arkadaşım aynı zamanda Hamam filminin figürasyon sorumlusuydu. Ferzan Özpetek bir türlü başrol oyuncusuna ikna olmamıştı ve aramaya devam ediyordu. O arkadaşım neden bir deneme çekimi yapmıyorsun dedi ve biz Ferzan Özpetek ile bir deneme çekimi yaptık ve öyle tanıştık. Benim saçlarım belime kadardı. Ben kendimi Memo olarak tanıtırım, Ferzan ile ilk tanıştığımızda ben kendimi böyle tanıttığımda şaşırdı. Sonra anladım ki, filmdeki karakterin adı Mehmet ve kendisini Memo olarak tanıtıyordu. Bana saçlarımı kesip kesmeyeceğimi söyledi, bir dakika dedim ancak sonra kestim. O kararı verdim ve iyi ki de vermişim.
“Hamam” ile İtalya’da 4 yıl turne yaptım
Sadece ülkemizde değil, uluslararası alanda da büyük başarılar elde eden “Hamam” Günsür için dönüm noktası oluyor. Ve tamamen oyunculuk mesleğine yöneliyor.
Kesinlikle o filmden sonra ben sadece bu işi yapmak istiyorum dedim. Restoran da müzik de bitti ve ben sadece oyuncu olarak yoluma devam ettim. Film İtalya’da ve dünyada büyük ilgi gördü. Hamam sayesinde bir sene Türkiye’de kaldım. Hamam benim ilk sinema filmim. Böyle bir filmle başlayınca bu çıtayı Türkiye’de tutturmak zor. İtalya’dan bir teklif geldi, Hamam sayesinde, bir tiyatro oyunu. Ben o oyunla İtalya’ya gittim ve dört yıl boyunca turne yaptım. Annem ve babam her zaman çok destek oldular. Biri mühendis, diğeri öğretmen ama sanat damarları gelişmişti. İstanbul Film Festivali’nde bir Fellini serisi vardı ve annem beni götürmüştü.
İtalya’ya yerleştim
İtalya’da dört yıl boyunca bir oyunda oynadım. Turne yaptık çok fazla. Oyunun bu zaman zarfında bütün kadrosu değişti ancak ben kaldım ve yeni gelenleri eğittim. İtalyan Lisesi mezunu olduğum için hep kafamın bir yerinde İtalya’da yaşayacağım diyordum. Şu an Roma’da yaşıyorum. Orada bir ajansla birlikte çalışıyorum ve bir anda Fas’ta İsa’nın bir havarisi olarak buldum kendimi. Evlendim, eşim de belgeselci ve yönetmen. Hatta bir film sayesinde tanıştık, bir aşk filmiydi.
Magazinle ilgilenmiyorum
İşin hiçbir zaman magazin kısmıyla ilgilenmediğini söyleyen sanatçı, “Bir oyuncu olarak birinin beni seyretmesini istemiyorum set dışında” diyerek davam ediyor:
Ben insanları seyretmek istiyorum fark edilmeden. Meşhur olma durumu tabii biraz zemininizle de alakalı. Ailem beni çok iyi yetiştirmiş, zemin sağlam olunca… Her zaman öğrenci olduğumu düşündüm hayatta, hiçbir zaman oldum bittim dememeli insan. Meşhur olmak günümüzde çok kolay. Televizyonda her gün beş dakika vesikalık fotoğrafınızı gösterseler meşhur oluyorsunuz. Ama benim ilgilendiğim bir taraf değil. İtalya’da çok meşhur bir insan değilim ama olsam da ilgimi çekmezdi. Orada daha olgun bir ilginin olduğunu söyleyebilirim. Orada global bir şehir olduğu için ünlü insanların sokakta sakin dolaşabildiğini görüyorum.
“Muhteşem Yüzyıl” dünyaya yayılan ilk diziydi
Muhteşem Yüzyıl, Türkiye’nin dünyaya ve birçok ülkeye yayılan ilk dizisi oldu. Arjantin’den Endonezya’ya, Afrika’dan Belgrad’a her gün mesaj geliyor. Ne mutlu bana, oradaki insanların kalbine dokunmuş olmak. Bu işi bunun için yapıyorum zaten.
“İyilik yapmayı önemsiyorum”
İnsanın kendiyle barışık olması, sanatını iyi yapması için çok önemli olduğunu vurgulayan Günsür, İşini iyi yapan insanlarla çalışmak her zaman keyifli olur diyerek yaşama bakış açısını şöyle değerlendiriyor:
Aslında insan büyüdükçe yaşam felsefesi de bir şekilde değişiyor. Daha önceden adını koyamadığın ama yaptığın birçok şeyi neden yaptığını düşünüyorsun. Çocuklarıma şunu söylüyorum, biz bu dünyaya dans etmek ve şarkı söylemek için geldik, diyorum. Benim için çok sihirli olan bir şey var, memnun etmek ve iyilik etmek. Sadece canlandırdığın karakterlerle de ilgili olabilir, kalplere dokunmak dedik ya, birine bir mutluluk verebiliyorsan, onun hazzı çok büyük. Kafamda şirinlik yapmalıyım diye bir şey yok ama insanlara iyi davranmak, onlara hoş hisler vermek beni en çok mutlu eden şey. Sanırım böyle bir yaşama bakış açım var. Tabii ki politik görüşlerim de var, tabii ki sevgi barış ve empati kavramlarını önemsiyorum. Sorumluluk sahibi olmak ve iyilik yapmayı önemsiyorum. Hayattaki yolculuğumuz, önce kendimizi iyi anlamakla başlıyor.
Mehmet Günsür, “İnsanlar artık sizin filminize gittiğinde, çok iyi hazırlanmış bir projeye gittiklerini düşünüyorlar. Bütün iyi projeler size geliyorsa ya da siz iyi projeleri seçiyorsanız, genç ve yetenekli oyuncular sizin hakkınızda ne düşünüyor?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor.
Bana bir teklif geliyor, senaryoyu okuyorum ve tamamen içgüdüsel bir karar veriyorum, ilk başta ben de para kazanmak için kabul ettiğim projeler de oldu tabii ki, ama şanslıyım, gelen projeler çok kötü projeler değildi. Ama dediğim gibi içgüdüsel bir karar veriyorum. Ya beni heyecanlandırıyor ya da korkutuyor. Senaryoyu okuduğum andan itibaren böyle karar veriyorum. Ama bir yandan da şans elbette. Her proje, belki kötü diyebileceğim projeler de olabilir, oyuncuya birçok şey öğretir. Bütün projeler bir antrenman sahası. Bir yerden sonra bir şeyler kanıtlanmış oluyor ki, sana öyle roller geliyor.
Ben burada yaşamadığım için, benden daha fazla ekranlarda gördüğünüz yüzler var. Aslında bu her ülkede böyle galiba. Bir projede insanların aklına ilk onlar geliyor. Aslında bu soru biraz yapımcılarla ilgili.
“Tiktok dünyası, hap gibi”
Mehmet Günsür genç oyuncu adaylarına kendilerini her alanda yetiştirmelerini tavsiye diyor.
Türkiye’de de birçok önemli oyuncu koçu geliyor, atölyeler düzenliyorlar. Benim zamanıma göre daha çok imkân olduğunu düşünüyorum. Bir şeye ne kadar çok mesai harcıyorsanız, o alanda iyi oluyorsunuz. Günümüz tiktok dünyası, hap gibi, bir an önce ve hemen olsun, isteniyor. Ancak öyle olmuyor, kendini yetiştirmek, mesai harcamak gerekiyor. O yüzden en önemli şey öğrenmek, öğrenmek, öğrenmek…
Hilal Solmaz