SİNEMA AYVALIK’A ÇOK YAKIŞTI

SİNEMA AYVALIK’A ÇOK YAKIŞTI


Bir kültür sanat gazetecisi olarak merakla beklediğim etkinliklerden biriydi Ayvalık Film Festivali… Ege’nin bu tarihi kıyı kasabası, sinemacıların ve sinemaseverlerin uğrak yeri olmaya devam ediyor. 70 filmin seyirciyle buluştuğu festivalde, Cannes başta olmak üzere uluslararası festivallerde prömiyer yapan 20 film Türkiye’de ilk kez Ayvalık’ta seyirciyle buluştu. Bölgenin önemli etkinliklerinden biri olan Uluslararası Ayvalık Film Festivali, sadece sakinlerine değil, çevre ilçelerden gelen sinemaseverlere de hizmet veriyor.
Antik çağlarda Kidonia (yabani ayva) adıyla anılan Ayvalık’ın daracık Arnavut kaldırımlı sokaklarında sinema telaşı vardı. Hangi filme girsek, gelen ekiplere neler sorsak? Sık sık kendimizi içerisinde bulduğumuz sohbet konularıydı.

Sinema salonlarının tenhalaştığı günümüzde Ayvalık Film Festivali’nde her seans doluydu. Bölge halkının sinemaya yoğun ilgisi vardı. Bu noktada festivalin kaptanı Azize Tan ve ekibinin hakkını vermemiz gerekiyor. Azize Tan her yıl olduğu gibi bu yılda uluslararasından ulusala, kısa metrajdan belgesele güzel bir seçki hazırlanmıştı.

85 yaşındaki Coppola’nın düşü “Megalopolis”

Festival açılışını Sinema tarihinin klasikleşen ”Baba” (The Godfather ) serisinin yaratıcısı Francis Ford Coppola’nun ütopyası, tüm birikimini harcadığı son filmi ‘Megalopolis’ ile açtı.

Coppola’nın 120 milyon dolar yatırdığı filmi, prömiyerini yaptığı Cannes film festivalinde karışık eleştiriler aldı. Beğenen de oldu, beğenmeyenler de.
Ayvalık’ta edindiğim izlenim “Baba” gibi bir yapım bekleyenler için hayal kırıklığı, genç sinemaseverler içinse yenilikçi bir film olduğuydu.
Filmden bana kalansa; sinemanın sınırlarını zorlayan siyaset, ırkçılık, mimari, felsefe, başarı, güç, cinsellik, aşk ve sadakat gibi kavramlara görülmemiş tekniklerle değinen, yaşlanmayı reddeden bir yönetmen.
85 yaşındaki Coppola filmine dair şu açıklamayı yapıyor: “Her şeyimi kaybedebilirim. Bir yandan da artık kaybedecek bir şeyim yok.”

Başarıya giden yolda her şeyin mübah!

Festivalde izlediğim filmlerden biri de, İranlı yönetmen Ali Abbasi'nin merakla beklenen yeni filmi "Çırak" (The Apprentice). Dünya Prömiyerini Cannes Film Festivali’nde gerçekleşen filmin Türkiye prömiyeri Ayvalık Film Festivali’nde yapıldı.

Filmde, madde bağımlısı, homofobik ve tecavüzcü bir patolojik vaka olarak gördüğümüz genç Trump, başarıya giden yolda her şey mübah diyerek hile hurdayla kısa sürede yükselişine tanıklık ediyoruz. Filmin bir sahnesinde kendisiyle röportaja gelen muhabire verdiği cevap film özeti niteliğinde: “Beni kapağa taşıdığınız sürece, her şeyi yazabilirsiniz”. Bizim “Zübük” siyasetçinin Amerikan versiyonu diyelim.

Sinema estetiğinin gerçek bir anlatımı “Yurt”

Merakla beklediğim ancak İstanbul Film Festivali’nde izleyemediğim ‘Yurt’ filmini nihayet Ayvalık Film Festivali’nde izleme fırsatı buldum. Bir cemaat yurduna giren yönetmen Nehir Tuna, dışarıdan baktığımız bir yapıyı daha net görmemizi sağlıyor. Film, her ne kadar 90’lı yıllarda geçse de günümüzden çok şey barındırıyor.

Otobiyografik bir hikâye olan “Yurt”, bir yandan çok kişisel bir yandan da ülkenin politik tarihine dokunuyor. Yılın başarılı yapımlarından biri ve mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.

Beyaz Dağın Çocukları

Festivalin kısa film festivali oldukça başarılıydı. Festivallerde kesinlikle es geçmemeniz gereken bir bölüm. Bir birine yakın anlatım tarzıyla iki kısa filmden bahsetmek istiyorum.
“Beyaz Dağın Çocukları”, bir dağ köyünde mezarlığın yanında buluna bir ilkokula götürüyor bizi. Filmde Öğretmen Halil İbrahim Algan‘ın “burada çocuklar, yazmayı bizden okumayı mezar taşlarından öğreniyor” cümlesi filmi özetliyor adeta. Filmin yönetmenliğini kendisi de öğretmen olan Yalçın Çiftçi üstleniyor.

Görüşürüz Kaplumbağa

Beş yaşındaki İnci annesini kaybettiği gecenin sabahında köylerinin yakınındaki tepelerde bir başına dolaşmaya çıkar. Şoförle kavga edip taksiden inen ve çantalarıyla ortada kalan bir kadınla karşılaşır.
Yıllar sonra Avrupa’dan geri dönen ve köyde yalnız bıraktığı babasını bunca zamandır hiç arayıp sormamış Zeynep’le alışılmadık bir ikili oluşturur, tüm günü yollarda geçirirler. Ve samimi bir hikaye bizi bekler. Selin Öksüzoğlu'nun yönettiği "Görüşürüz Kaplumbağa" 74. Berlin Film Festivali'nde Dünya prömiyerini yapmıştı.

Ayvalık Kültür Turu

Festivalin sonralarına doğru Damien Dessane’nin rehberliğinde Ayvalık sokaklarını geziyoruz. İlk olarak çift cumbalı ahşap bir evin bulunduğu alana götürüyor bizi. Bu evin çift cumba ile farklı bir mimariye sahip olduğunu söylüyor. Dessane’nin dinlerken benim aklımdan gecen ise kimleri ağırladığı, hangi sevinçlere ve hüzünlere ev sahipliği yaptığı oldu.

Aya Triada Kilisesi’nin ihtişamı

Ayvalık Kent Merkezi’ndeki Aya Triada Kilisesi ikinci durağımız, 1846 Yılı’nda inşa edilmiş 19. Yüzyıl ahşap konstrüksiyonlu Rum Ortodoks Kilisesi ihtişamıyla göz kamaştırıyor. 18. ve 19. Yüzyıllarda Ayvalık’ta etkili olan Neo- klasik üslupta ve yöresel yapım tekniğiyle inşa edilen yapı, Batı Anadolu’ya ait kilise mimarisinin oluşmasına katkı sağlayan ibadethanelerinden biri olup Batı Anadolu’daki Rum Ortodoks kiliselerinin son temsilcilerinden biri.

Son durağımız Ayvalık Ayazması
Ayazma adı Yunanca kutsal yer anlamına gelen “Hagiasma” kelimesinde geliyor. Ayazmaların hastalıklara şifa dağıttığına, isteklerin gerçekleşmesine yardımcı olacağına inanılan bu tarihi yapı ziyaret ederek Ayvalık Kültür Turumuzu bitiriyoruz.
“Kalbim Ege Kaldı” şarkısıyla Ayvalık Uluslararası Film Festivali’ni tamamlıyoruz.
Seneye buluşmak dileğiyle Ayvalık.

 

Google+ WhatsApp